Avrupa’nın merkezindeki Lüksemburg’u, yaşam standartlarına ilişkin listelerde üst sıralarda görmek sürpriz değil. Yaklaşık Ümraniye ilçesi büyüklüğündeki dükalık, Eski Kıta’da kişi başı gelirin en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor.
Ancak söz konusu futbol olduğunda Lüksemburg, ülke sıralamalarında üst seviyelerde yer alan bir ülke değildi.
Lüksemburglu bir milli futbolcunun hayatı tarihsel olarak, çoğunlukla bir ağır yenilgiden diğerine yalpalayarak sonlanıyordu.
Ülke, Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası elemelerine katılan ülkeler arasında en fazla elenen ülke olma rekorunu elinde tutuyor.
Ülkenin ulusal takımı, 2008 yılına kadar oynadığı 104 Dünya Kupası eleme maçında sadece 8 puan alabilmişti.
Ancak Lüksemburg, bu yaz oynanacak Avrupa Şampiyonası’na katılımdan yalnızca iki galibiyet uzakta bulunuyor ve bu da ülkede bir şeylerin değiştiğinin göstergesi.
Lüksemburg, yarın EURO 2024’e kalma yolundaki ilk play-off maçında Gürcistan’la karşılaşacak. Bu maçın galibi Kazakistan – Yunanistan eleme maçının kazananı ile karşılaşacak.
Lüksemburg Futbol Federasyonu Başkanı Paul Philipp, ulaştıkları noktadan duyduğu mutluluğu aktarırken alçak gönüllü konuşuyor:
“Çok küçük bir ülke olduğumuzu ve asla Avrupa şampiyonu olamayacağımızı biliyoruz. Bu kadar yüksek bir seviyede oynayacak olmamız bile sıra dışı”
Philipp, play-off maçlarının favorisi olmadıklarını söylese de, “Ancak futbolda her şey mümkün” ifadesi ile umutlu oldukları mesajını veriyor.
73 yaşındaki başkan, ülke milli takımında 1968-1983 yılları arasında 15 yıl forma giydi ve 54 kez maça çıktı.
Futbolu bıraktıktan sonra da 1985-2001 yılları arasında ülke takımını çalıştırdı. Philipp, hem futbolculuk hem de çalıştırıcılık döneminin zor olduğunu kabul ediyor.
Değişim nasıl başladı?
Philipp, takımda profesyonel futbolcu bulunmayan dönemler geçirdiklerini anlatıyor ve “Bu büyük bir dezavantajdı” diyor.
Ülke 2001 yılında ulusal futbol akademisini kurdu. Philipp bunun “bir başlangıç” olduğunu kaydediyor.
Philipp ve antrenör Luc Holtz’un oluşturduğu kadrodaki bazı oyuncular, bugün, Almanya, Hollanda ve İtalya’daki üst düzey kulüplerde yer alıyor.
Başkan Philipp, başarılarının anahtarı olarak, futbol akademisindeki “uluslararası hazırlık maçı” stratejisini gösteriyor. Akademiye seçilen 12-19 yaş arası genç oyuncular hafta içi başka ülke takımları ile hazırlık maçı yaparken, haftasonları da kendi lig takımları ile oynuyor.
Paul Philipp, bu akademinin kurulmasından 20 yıl sonra, yurtdışında oynayan yaklaşık 20 profesyonel oyuncu sayısına ulaşabildiklerini söylüyor.
Takımın çalıştırıcısı Luc Holtz, 2010 yılından sonra ülke milli takımının başına geçti. Bugün mevcut çalıştırıcılar arasında en uzun süredir milli takım çalıştıran isim konumunda yer alıyor.
Holtz, “Takımı devraldığımda pek çok şeyi değiştirmek zorunda kaldık, özellikle de oyuncuların zihniyetini” diyerek ilk zamanlardaki zorlukları özetliyor:
“Artık kaygılı değiliz, cesaretle oynuyoruz. Geçmişte her şey savunmaya dayalıydı ancak bugün artık daha çok topa sahip olmaya ve yüksek pres yapmaya odaklanıyoruz.”
Lüksemburg, EURO 2024 elemelerinde Bosna-Hersek karşısında iki galibiyet elde ederek dikkat çekti.
İzlanda maçlarında bir galibiyet ve bir beraberlik, Slovakya karşısında da bir beraberlik alarak J grubunu 3. sırada bitirdi.
İzlanda, son yıllarda hem Avrupa Şampiyonası’na hem de Dünya Kupası’na katılmayı başararak Avrupa’nın küçük ülkeleri için de örnek olmuştu.
Holtz, Lüksemburg’un yarısı kadar nüfusu olan İzlanda’nın başarısından cesaret aldıklarını anlatıyor:
“İki ülkeyi karşılaştırmak zor ama İzlanda, küçük bir ülkenin futbolda ya da hentbolda neleri başarabileceğini gösterdi.
“Farkı yaratanın ülkenin büyüklüğü değil, zihniyeti olduğu noktası bizim için örnek alınacak bir nokta oldu”
‘Gürcistan üzerindeki baskı daha büyük’
Holtz’un takımın başında olduğu süreçte Fransa ve İtalya karşısında alınan beraberlikler, gelişime işaret ediyordu.
Ülke akademisi, Portekiz kökenli vatandaşlarının yeteneklerinden de yararlandı.
Defans oyuncusu Miguel Goncalves, orta saha oyuncusu Leandro Barriero ve tüm zamanların en skorer ismi Gerson Rodgrigues, Portekiz kökenli Lüksemburglular olarak takıma katkı veriyor.
Holtz, “Lüksemburg yoğun göç alan bir ülke, nüfusumuzun % 49’u yabancı” diyerek farklı kökenlerden gelen oyuncularına dikkat çekiyor.
Ülke yarın Tiflis’te tarihe geçecek bir sonuç için sahaya çıkacak. Bu gelişme Holtz’un görevi devraldığı 2010 döneminden çok farklı bir manzarayı ortaya çıkarıyor.
Holtz, “O zamanlar bu şampiyonaya katılmanın mümkün olduğunu düşünmüyordum” itirafını yapıyor ve devam ediyor:
“Amacımız gelişmek ve ilerlemekti. Öncelikli olan bu ikisiydi.
“Bence Gürcistan üzerindeki baskı daha büyük. Çünkü kendi evlerindeler ve favoriler. Gerçekten şampiyonaya kalmanın ne hissettireceğini düşünemiyorum bile”
Tiflis’teki sonuç ne olursa olsun, Lüksemburg taraftarları Aralık ayında iki yıl daha takımı çalıştırmakı için imza atan Holtz’tan ilerlemeyi devam ettirmesini bekleyecek:
“Sahip olduğumuz takım çok genç ve daha uzun yıllar birlikte oynayabilir. Henüz maksimum potansiyelimize ulaşmadığımıza inanıyorum.”